Konservatif Diş Tedavisi

Randevu al
Whatsapp

Konservatif diş tedavisi yöntemleri, özellikle diş çürüğü başta olmak üzere çeşitli genetik ve bağışıklık sistemi kaynaklı hastalıklar sonucu dişlerde oluşan hasarların tedavisinde etkili olmaktadır. Diş hekimliğinde diş tedavileri konservatif diş tedavisi ve endodontik olmak üzere iki kısma ayrılmaktadır. Konservatif diş tedavileri genel olarak dişin ağız içinde çıplak gözle görülebilen ve dişlerin daha çok mine ve dentin kısımlarında görülen hasarların ortadan kaldırılması ile ilgilenen operatif diş tedavisi yöntemleri arasında yer almaktadır.

Diş hekimliğinde dişin çürük ya da genetik sebeplerle harap olmuş kısımları, ileri teknoloji ürünü cihazlarla tedavi edilebilmektedir. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte özel olarak üretilen ileri teknoloji cihazlar, diş minesindeki hasarların ortadan kaldırılmasından sonra geriye kalan canlı ve sağlam dokuların özel yalıtım maddeleri ile izole edilerek en son doğal dişin yapısını taklit edecek şekilde dolgu maddeleri ile restore edilme işlemlerinde etkin bir biçimde kullanılmaktadır. Günümüzde daimi dolgu maddesi olarak en çok amalgam (metalik) ve kompozit (beyaz) dolgular kullanılmaktadır.

Amalgam (Metalik) Dolgular

Konservatif diş tedavisinde amalgam dolgular, metalik oldukları için gümüş dolgular olarak da tanımlanmaktadır. Amalgam adı verilen bileşim; gümüş, kalay ve bakır alaşımının, cıva ile karıştırılması ile elde edilmektedir. Karışımın yüzde 45 ila 50’sini oluşturan cıva, metalleri birbirine bağlayarak dayanıklı bir dolgu maddesinin elde edilmesini sağlamaktadır. Diş hekimliğinde konservatif diş tedavisi olarak uygulanan amalgam dolguların tercih edilmesinin en büyük sebepleri ise;

  • Diş yapısına zarar vermeyen özellikte olması,
  • Uzun ömürlü kullanılabilirlik özelliğine sahip olması,
  • Diğer maddelere göre ucuz bir dolgu maddesi olması,
  • Uygulamasının kolay ve çok kısa sürede gerçekleştirilebilmesi

olarak gösterilmektedir. Bu nedenle amalgam dolgular, diş hekimliğinde yaklaşık 150 yıldan bu yana geliştirilerek halen daha sıklıkla kullanılan dolgu maddeleri olarak öne çıkmaktadır.

Öte yandan amalgam dolguların içeriğinde cıva gibi toksik maddelerin bulunması ve estetik açıdan hoş bir görünüme sahip olmaması gibi unsurlar da amalgam dolguların dezavantajları arasında yer almaktadır. Günümüze değin diş hekimliği alanında yapılan pek çok araştırmalarda amalgam dolgulardaki civanın zehirliliği konusunda herhangi bir görüş birliğine varılmadığı ortadadır. Birçok araştırmacı amalgam dolgulardan çiğneme ve öğütme işlemi sonrasında açığa çıkan cıva oranının su, hava ve bazı besin maddeleri ile insan vücuduna giren miktardan çok daha az olduğunu belirtmektedir.

Kompozit Dolgular Nelerdir?

Konservatif diş tedavisinde kompozit dolgular, içinde silikon dioksit parçaları bulunan ve kompozit resin adı verilen plastik bir karışım ile yapılmaktadır. Diş renginde olması sebebiyle beyaz dolgu olarak da adlandırılmaktadır. Diş hekimliğinde 1960’lı yıllarda sadece ön dişler için uygulamada kullanılan bu maddenin o tarihten bu yana ileri derecede geliştirilmesi sebebiyle çiğneme basıncına dayanıklı ve daha az aşınan bir dolgu maddesi olarak arka dişlerde de başarılı bir şekilde uygulanmaya başlanmıştır.

Kompozit dolgular, kavitelere tabaka tabaka yerleştirilir ve her tabaka özel bir ışık ile diş minesinin sahip olduğu sertliğe yakın bir şekilde sertleştirilir. Bu işlem bitince kompozit dolgular dişin yapısına ve çenenin kapanmasına göre şekillendirilir ve düzeltilir. Bütün bu işlemlerin uygulama süresi, amalgam dolgu işleminden çok daha uzun sürmektedir. İleri teknoloji olarak geliştirilen kompozit dolguların ağızda kalma süresi ve dayanıklılığı, amalgam dolguların ömrüne yakın olacak şekilde geliştirilmiştir.

Kompozit dolguların en büyük avantajlarının başında konservatif diş tedavileri arasında estetik bir görünüme sahip olmasıdır. Bunun yanı sıra kompozit dolgular dişlere iyice adapte olduğu için diş dokularını da desteklemektedir.

Konservatif Diş Tedavisi Nedir?

Konservatif diş tedavisi; dişlerdeki çürüklerin ilerlemelerini durdurmak ve dişlerin canlılıklarını korumalarını sağlamak amacı ile dişin dış tabakasına uygulanan tedavidir. Konservatif diş tedavileri ile mine veya dentindeki çürüklerin tedavi edilememesi durumunda ise; kanal tedavisi ve endodontik tedavinin uygulanması gerekmektedir. Diş maddesi kayıplarını tedavi edebilmek için diş dolgusu yapılmaktadır. Dolgu yapılırken estetik, fonksiyonel ve ağız dokusu ile uyumlu bir dolgu işleminin yapılması gerekmektedir. Hangi diş dolgusu tipinin uygulanacağı; dolgunun yapılacağı bölge, ilgili bölgedeki çiğneme kuvvetleri, estetik beklentiler ve madde hasarının miktarı gibi etkenlere bağlıdır.

Porselen Dolgu Nedir?

Porselen dolgu için öncelikle hazırlanan kaviteden ölçü alınmaktadır ve sonrasında ölçüler laboratuara gönderilmektedir. Hastanın bir sonraki randevusunda da porselen dolgu cilalanmış olmaktadır ve kaviteye yapıştırılma işlemi yapılmaktadır. Özellikle diş eksikliğinin fazla olduğu durumlarda tercih edilen bir konservatif diş tedavi yöntemidir. Dayanıklı oldukları için kenardan sızıntı vermeyen bir tedavi yöntemidir. İnley ve onley olarak iki çeşit porselen dolgu ile dişin eksik kısımları tamamlanmaktadır. Estetik bir görünüm sağlamasının yanı sıra, leke oluşumunu önleyici etkisi de bulunmaktadır.

Kanal Tedavisi Nedir?

Kanal tedavisi; diş minesinde bulunan çürüklerin diş köklerine ulaşması durumunda uygulanan konservatif tedavidir. Diş protezi yapılmadan önce mevcut dişin daha uzun süre kullanılabilmesi adına kanal tedavisi yapılmaktadır. Bu sayede hastaların dişlerini ömür boyu kullanması mümkün olabilmektedir.

Kanal tedavisi uygulanırken öncelikle normal dolgu işlemi gibi oyma işlemi yapılmaktadır. Diş köklerinde bulunan çürüklerin tedavi edilebileceği kadar oyulmaktadır. Oyuk diş köklerine kılcal metal dolgu malzemesi koyulduktan sonra organik bir aksiyon oluşması engellenmektedir. Kompozit diş dolgusu veya diğer dolgu yöntemlerinden birinin uygulanması ile beraber oyuk kapatılmaktadır ve tedavi tamamlanmaktadır.

Endodontik Tedavi Nedir?

Endodontik tedavi; kanal tedavisinin yetersiz geldiği durumlarda dişi kaybetmemek için uygulanan konservatif diş tedavisidir. Kanal tedavisi ile müdahale edilmiş olan veya diş kemiği ve diş arasındaki kesimde bulunan enfeksiyona cerrahi müdahale yapıldığında, endodontik tedavi olarak isimlendirilir. Diş kökünün altında bulunan kemik dokunun sağlığına kavuşması adına yapılan bir işlemdir. İlerleme olasılığı bulunan enfeksiyonlar, endodontik tedavi ile giderilmektedir. Kemikteki enfeksiyon ve erozyon giderildiği için diş uzun yıllar boyunca problemsiz bir şekilde kullanılabilmektedir.

Konservatif Diş Tedavisi Gerektiren Diş Çürüklerinin Etkenleri Nelerdir?

Dişin çürümesinin nedenleri aşağıda verilmiştir:

  • Bakteri plağı nedeni ile diş çürümesi olabilmektedir.
  • Şeker ve un gibi fazla miktarda karbonhidrat içeren gıdaların çok tüketilmesi diş çürümesine neden olabilmektedir.
  • Dişin yapısı, tükürüğün bileşimi gibi bünyesel etkenler ile diş çürüyebilmektedir.
  • Besinlerin ağızda kalış süresine bağlı olarak dişlerde çürük oluşabilmektedir.

Konservatif Diş Tedavisi İçin Teşhis Nasıl Konur?

Konservatif diş tedavisine başlanabilmesi için öncelikle hastanın dişlerindeki çürüğün tespit edilmesi gerekmektedir. Dişin çiğneme yüzeyinde, birbirine temas eden dişlerin ara yüzünde, dişlerin boyun bölgesinde gözle görülebilecek şekilde kahverengilik olur ise; bu durumda oyuklar oldukça kolay bir şekilde tespit edilebilmektedir. Ancak bu belirtiler gözlenmez ise; röntgen kullanılarak oyuklar tespit edilmektedir.

Diş çürümesi mine dokusundan başlamaktadır ve tedavi edilmemesi durumunda dentin dokusuna doğru ilerlemektedir. Dentin dokusu daha kolay çözünen bir doku olduğu için çürüğün bu bölgedeki ilerlemesi de daha hızlı olmaktadır. Dolayısı ile dentin dokusuna ulaşmış olan çürüklerde sıcak, soğuk, ekşi ve tatlı hassasiyeti yaşanabilmektedir. Bu da ağrıya neden olmaktadır. Hassasiyetler meydana geldiğinde oluşan ağrı eğer sürekli hale gelir ise; bu durumda çürüğün pulpa tabakasına ilerlediği anlamına gelmektedir. Konservatif diş tedavilerinin bir sonraki aşaması olan kanal tedavisinin uygulanması gerekmektedir.